Zeytin Nereye Koşuyor

zeytin-2

Çocukluğumda Abdulvahap Tepesi’ne çıktığımda ovanın tamamının üzüm bağları ile kaplı olduğunu görürdüm. Ara ara elma ağaçları, Elbeyli Ovası’nda birkaç kirazlık, daha yukarılara doğru seyrek zeytin ağaçları. Üzüm bağlarımızın arasına zeytin fidanları dikmiştik. Fidanlar büyümeye başlayınca önce dibindeki asmanın verimi, sonra gölgesindeki diğer asmalar derken, boşalan yerlere dikilen zeytin fidanları verimini azalttıkça, üzüm bağlarının tamamı zeytinlik haline geliverdi.

1960’lı yılların sonlarına doğru Rahmetli Hacı Mustafa Akın’ın (Ayrancı Mustafa)  İznik Zeytin Tarım Satış Kooperatifi’nin İznik’te kurulabilmesi için verdiği uğraşları babamdan her zaman dinlemişimdir. Zamanın Başbakanı Süleyman Demirel’e ulaşabilmek için Başbakanlığın merdivenlerinde sabahladıklarını biz yaşlardaki hemen herkes bilir. Allah ondan ve onunla beraber bu iş için uğraş verenlerden razı olsun. Şimdiki kooperatifin temellerini onlar atmışlardı.

1970 yılında İznik Tarım Satış Kooperatifi, Marmara Birlik’in çatısı altına girmesi ile zeytinlik alanlar İznik İlçesi’nde ve ovasında hızla gelişmiş. Kısa zamanda ovanın tamamı zeytin ormanı haline gelmiştir.

Önceleri Gemlik, Mudanya, Erdek kooperatiflerinin birleşmesi ile oluşturdukları Zeytin Tarım Satış Kooperatifleri Birliği,1955’te Orhangazi, 1970’te İznik, 1976 da Edincik, 1986 da Mürefte,1988 de Marmara Adası’nın birliğe dâhil olması ile Marmara’yı kapsayan dev bir birlik haline gelmiştir.

Zamanın siyasi iktidarlarının köylüyü oy deposu olarak görmesi ve bu yönde politikalar üretmesi nedeni ile hesapsızca tarımsal ürünlere verilen destekleme fiyatları zeytinde de uygulanmış, zeytin üreticisi her zaman zeytinden en iyi fiyatı alabilmiştir. Üreticide haklı olarak her yıl daha yüksek fiyat ve daha yüksek kar beklentisi içinde olmuştur.

İşte bu yanlış politikaların sonucu Marmara Birlik yönetimlerinin oluşumunda da etkili olmuş, yönetime gelen yöneticiler Marmara Birliği profesyonel anlamda yönetememişlerdir. Marmara Birlik her zaman bir borç sarmalının içinde kalmış, rahat hareket edememiş,  kendini geliştirebilme imkânını yavaş adımlarla yapabilmiştir.

Son 10 yıldır dünya ve Türkiye ekonomisinde meydana gelen ciddi değişimler neticesinde, özellikle enflasyonist politikalardan kurtulan ekonomimizin tarım ürünlerine yansıması, dünya ticaretinde serbest piyasa ekonomilerinin birbirini çok daha kolay etkilemesi, zeytinin ve zeytinyağının fiyatını dünya fiyatları ile çok daha yakın bir konuma itmiştir.

İşte bu yadsınamaz bir gerçektir. Yalnız zeytinde değil birçok tarım ürününde de bu geçerlidir.

Bu aşamaya gelindikten sonra artık üreticinin ve yöneticinin devletten beklentisi kalmamıştır, olmamalıdır. Gelinen bu noktada üreticinin ve yöneticinin kendi üzerlerine düşenleri tam olarak yapması gerekir.

Marmara Birlik yöneticisi tamamen bir şirket anlayışı içinde profesyonel yöntemlerle kurumunu yönetmeli, en iyi ARGE çalışmasını yapmalı, üreticiden zeytini en azami kaça alabileceğini iyi hesap ederek fiyat açıklamalıdır. Pazarlamasını da aynı profesyonellikte yapmalıdır.

Üretici ise oluşan dünya fiyatları çerçevesinde kendi ürününün en çok değerinin ne olabileceğini gerçekçi bir yaklaşımla bilmeli, daha yüksek fiyat beklentisi içine girmemelidir. Ürününden marjinal kar elde edebilmesi için, ürün yetiştirme giderlerini kontrol ederek en alt seviyeye çekmeye gayret etmelidir. Veya İznik Ovası’nda birçok meyvenin yetiştiği düşüncesi ile bahçesinde uygun ve getirisi yüksek ürünlere yönelmelidir.

Rekabet artık dünya iledir. Bu rekabette markalaşmanın önemi ise en üst seviyededir. Marmara Birlik güvenilir bir markadır. Bu markayı yukarıdaki sekiz birliğin ürünleri oluşturmuştur. Bunun dışındaki ürünlerin bu birlik bünyesi içersine girişi varsa, her ne şekilde olursa olsun önlenmeli bu marka daha da güvenilir hale getirilmelidir. Bunu yörenin tüccarları da yapmalıdır. Türkiye’nin başka yöresinde yetişen zeytin ürünleri bu yöreninmarkaları altında satılmamalıdır. Bazı tüccarlar için ilk anda karlı gibi gelen bu durum zamanla onlara zarar verecek, üreticinin bilinçlenmesinin artması ile sistem dışına itileceklerdir.

Hatta markalaşmada o kadar ileri gidilmelidir ki; balda olduğu gibi çok daha lokal markalar oluşturulmalıdır. İznik Zeytini, Sölöz Zeytini, Yeniköy Zeytini, Umurbey Zeytini gibi…

Serdar Aydın