Mersin’de Greenpeace Eylemi: Nükleer Pahalıya Patlar

6 Greenpeace eylemcisi bugün, Mersin’in en yüksek binası olan 177 metre yüksekliğindeki Metropol binasına çıkarak, ‘Nükleer pahalıya patlar’ yazılı ve ‘nükleere hayır’ işaretlerinin olduğu iki dev bir pankart açtı.

ak-2

Toplam 220 metre kareye ulaşan pankartlarla eylemciler, Akkuyu’da kurulması planlanan nükleer santralin hem çevresel ve sosyal riskleri, hem de maliyetiyle Türkiye’ye vereceği zararlara dikkat çekti.

ak-3

Greenpeace’in, planlanan santralin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu’nun eksiklikleri nedeniyle Aralık ayında açtığı dava ise devam ediyor. Greenpeace, ÇED raporunun iptalini ve Türkiye’nin nükleer planlarından vazgeçerek, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerjilere yönelmesini talep ediyor.

Yapılan basın açıklamasında konuşan Greenpeace Avukatı Deniz Bayram, “Mersin Akkuyu’da kurulması planlanan santralin ÇED raporu, kısa bir süre önce Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanarak, nükleer projeye izin verildi. Bu rapor, eksikliklerin yanı sıra yanlış bilgilerle dolu. Şeffaf ve katılımcı olmayan süreçler ile kabul edilen ÇED raporunda, radyoaktif atıkların nasıl yönetileceği ve boğazlardan geçişi gibi esaslı konular belirsizliğini koruyor” dedi.

Açıklamasına Greenpeace eylemcilerinin cesur eylemine dikkat çekerek devam eden Deniz Bayram “Greenpeace eylemcileri, Türkiye’nin en yüksek binalarından birinden, hem Mersin hem de Türkiye’de nükleer istemeyen çoğunluğun sesi oluyor. Karar vericiler bu sese kulak vermeli. Türkiye, hem maddi olarak hem de riskleriyle bu topraklara pahalıya patlayacak olan nükleer enerjiye mahkûm olmak zorunda değil. Projenin ÇED raporu hakkında adil bir yargılama sürecinin yürütüleceğine güvenmek istiyor  ve ilgili raporun yargı sürecinde iptal edileceğine inanıyoruz” diye ekledi.

Greepeace’nin ilgili ÇED raporuna dair açtığı davanın gerekçeleri ise şu şekilde:

– Akkuyu Nükleer Enerji Santrali, projenin tamamının Rusya Hükümeti tarafından gerçekleştirileceği bir projedir. Nükleer bir kaza olması halinde, bu kazanın çevreye ve canlı yaşamına vereceği geri dönülemez zararların ekonomik ve sosyal sorumluluğunu kimin alacağı ise muğlâktır. Nükleer sorumluluk, Türkiye yasalarında düzenlenmediği gibi bu konularda yapılan uluslararası sözleşmeler ise yetersiz, eksik ve Türkiye’de uygulama alanı olmayan düzenlemelerdir.

– ÇED raporu hazırlanırken şeffaf ve katılımcı bir süreç işletilmemiştir. İnceleme ve Değerlendirme Komisyonu’nda ve halkın katılımı sürecinde iletilen itirazların dikkate alınıp alınmadığı bugün bile halen bilinmemektedir.

– Nükleer enerji santralinin radyoaktif ve tehlikeli atık statüsünde olan nükleer atıkların nasıl depolanacağı ve taşınacağına ilişkin yeterli bilgiler yer almamaktadır.

– Santralin kurulması planlanan alana yakın bir fay hattı bulunuyor ancak ÇED raporunda, deprem olması durumundaki kaza riskleri değerlendirilmemiştir.

– Proje kapsamında, kaza riskleri gereği gibi değerlendirilmemiş, kaza olması halinde tahliye planı uluslararası standartlar kapsamında değerlendirilmemiştir.